Dilin Gelişimi: Genel Bir Bakış

Author :  

Year-Number: 2014-Volume 2 Issue 3
Language : Turkish
Konu : null
Number of pages: 9-25
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

İnsanoğlunun doğuştan gelen en önemli özelliklerinden biri olan konuşma eylemini işlevsel hale getiren ‘dil’, en eski düşünme araçlarından biridir. Kendisinden önceki yüzyıllarda olduğu gibi 21. yüzyılda da ister sözel, ister yazılı kültürün bir ürünü olsun ‘dil’, en etkili iletişim araçlarından biri olma özelliğini devam ettirmektedir. Çünkü dile ait her tür anlatı, semantik olarak derin bir yapıya sahiptir. Bu nedenle anlatı, edebiyattan retoriğe, çizgi filmden baleye, müzikalden reklamlara kadar yazılı ve görsel tüm aygıtları kapsar. Anlatının derininde yatan anlam ise, birçok aygıtın birbiriyle birleşimi veya ayrışması sonucu oluşur. Başka bir deyişle, yazılı, görsel ve sözel anlatı, her bir aygıtın diğer bir aygıtla etkileşimi sonucu bir tür değişime uğrar. Bu nedenden dolayı dil, tarihsel süreç içinde dil gelişimini sürdürmektedir. Her ne kadar bu çalışmanın temel amacı, dilin gelişimine genel bir bakış açısı sağlamak olsa da öncelikle psikanalitik, yapısalcılık, göstergebilim ve metinlerarasılık gibi belirli edebi kuramlar çerçevesinde ‘dil’ kavramına açıklık getirmektir. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise, edebi dilin ne şekilde yapılandığını ve hangi aşamalardan geçerek günümüzdeki polifonik yapıya ulaştığını ortaya çıkarmaktır. Sözel dilden ayrılarak kendine ait sistematik bir yapı oluşturan yazılı dil, hem sosyal hem kültürel hem de ideolojik yapının bir ürünü olsa da, yazar tarafından kullanılan bilinçdışı yapılar, olağandışı söz dizimleri ve metinlerarası söylem alanları nedeniyle günümüzde de gelişimini sürdürmektedir.

Keywords

Abstract

Language, which optimizes the act of speaking which is one of the most significant features of human beings, is the most ancient thinking agents. As is the case in the previous centuries, the language itself, whether it is the artefact of oral or written culture, has still been sustaining its features as one of the most influential communication agents in the 21st century. Since narrative related to language has a specific function semantically. Thus, narrative includes every kind of written and visual agents from literature to rhetoric, animated cartoon to ballet and opera to advertisement. The meaning beneath the surface of the narrative is constructed as a result of various agents’ combination or separation. In other words, written, visual and verbal narrative alter as a consequence of each agent’s interaction with one another. Because of this fact, language improves in its historical process. Even though the aim of this study is to review the language improvement in general, it is also of great significance to define ‘language’ in terms of literary theories such as psychoanalytic criticism, structuralism, semiology, intertextuality. Another aim of this study is to trace how the language is formed and how it reached its polyphonic position in its historical process. Even though written language, in other words literary language, which has formed its systematic structure by disengaging itself from oral language, can be an artefact of social, cultural and ideological structure, it still attempts at improving in the sense that the subconscious structures, extraordinary syntax and intertextual references are employed by the authors.

Keywords


  • ALEXANDER, Lloyd (1989), “A Manner of Speaking” The Voice of the Narrator in Children’s Literature: Insights from Writers and Critics, (ed. Charlotte F. OTTEN, Gary D. SCHMIDT). Greenwood Press, London.

  • ALLAN, Graham (2000), Intertextuality, Routledge, London & New York: 2000.

  • AYSEVER, R. Levent (2004), “Bu Çağın Metinleri” Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. C. 21, S. 2, Ankara, s. 96-97.

  • BAKHTIN, Mikhail M. (1986), Special Genres and Other Late Essays (çev. Vern W. McGEE), Slavic Series, No. 8. University of Texas Press, Austin.

  • BARTHES, Roland (1993), Göstergebilim Serüveni (çev. Mehmet RİFAT), Yapı Kredi

  • BARTHES, Roland (2001), “The Death of the Author” (ed. Vincent LEITCH) Theory and

  • BURKE, Kenneth (1984), Permanence and Change, University of California, Berkeley.

  • CEBECİ, Oğuz (2004), Psikanalitik Edebiyat Kuramı, İthaki Yayınları, İstanbul.

  • CHATMAN, Seymour (1978), Story and Discourse: Narrative Structure in Fiction and Film, Cornell University Press, Ithaca, NY.

  • CULLER, Jonathan (1992), “Literary Competence” Reader Response Criticism: From Formalism to Post Structuralism, (ed. Jane P. TOMPKINS) 7th Pub. John Hopkins University Press, London.

  • EAGLETON, Terry (2004), Edebiyat Kuramı Giriş (çev. Tuncay BİRKAN), Ayrıntı

  • EPSTEIN, B. J. (2011), “Life is Just an Allusion: The Employment and Translation of Intertextuality in Children’s Literature” Crossing Textual Boundaries in International Children’s Literature (ed. Lance WELDY. Cambridge Scholars Publishing, United Kingdom.

  • FOUCOULT, Michel (2001), “What is an Author?” (ed. Vincent LEITCH), Theory and

  • FREUD, Sigmund (1959), Creative Writers and Day-Dreaming, Standard Edition, Cilt IX, The Hogarth Press, London.

  • GUERIN, Wilfred L., Earle Labor-Lee Morgan, Jeanne C. Reesman-John R. Willingham (1992), A Handbook of Critical Approaches to Literature, 3rd Edition, Oxford University Press, Oxford.

  • IŞIK, İ. Emre (2000), Öznenin Dili: Dil bilim ve Yapısalcılık, Bağlam Yayıncılık, İstanbul.

  • KAZANCI, Metin (2006), “Althuser: İdeoloji ve İdeoloji ile İlgili Son Söz” İstanbul Üni. İletişim Fakültesi Dergisi. 67-93. Erişim Tarihi: 18. 04. 2011. http://ilef.ankara.edu.tr/id/gorsel/dosya/1164634976althusserideoloji.pdf.

  • KRISTEVA, Julia (1996), Intertextuality and literary interpretation. An interview with Margaret Waller. Trans. Richard Macksey. Julia Kristeva: Interviews. Ed. Ross Mitchell Guberman. New York: Columbia UP, 188-203.

  • LEITCH, Vincent (1983), Deconstructive Criticism Colombia University Press, New York.

  • ONEGA, Susana José Angel Garcia Landa (2002), Anlatı bilimine Giriş (çev. Yurdanur SALMAN, Deniz HAKYEMEZ), Adam Yayınları, İstanbul.

  • ONG, Walter, J. (2003), Sözlü ve Yazılı Kültür (çev. Sema POSTACIOĞLU BANON), Metis Yayınları, Istanbul.

  • PIAGET, Jean (2007), Yapısalcılık (çev. Ayşe Şirin OKYAYUZ YENER), Doruk Yayıncılık, İstanbul.

  • PIERCE, Charles S. (2000), Göstergeler Kuramı: Göstergebilim (çev. Mehmet RİFAT, Sema RİFAT), Om Yayınları, İstanbul.

  • RİFAT, Mehmet (1999), Gösterge Eleştirisi, Kaf Yayıncılık, İstanbul.

  • SAUSSURE, Ferdinand de (1976), Genel Dilbilim Dersleri (çev. Berke Vardar), T.D.K., Ankara.

  • SHLOMITH, Rimmon- Kenan (2002), Narrative Fiction Contemporary Poetics, Routledge Press, London.

  • STEPHENS, John (1992), Language and Ideology in Children’s Fiction. Longman, London & New York.

  • TÜRK DİL KURUMU SÖZLÜĞÜ, “Dil” terimi, Erişim Tarihi: 01.09.2014. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.54041aeae89

  • TRIM, Mary (2004), Growing and Knowing: A Selection Guide for Children’s Literature. K.G. Saur, Germany.

  • VARDAR, Berke (1971), Ferdinand de Saussure ve Dil bilim Kavramları (Açıklamalı Seçmeler) Yeni İnsan Yayınları, İstanbul. i Yapısalcılığın bir kuram olarak ortaya çıkmasına katkıda bulunan diğer düşünsel çalışmalar ise, 1920’li yıllarda Alman ve Polonyalı eleştirmenler tarafından yapılır. Schelegel’den Spielhagen ve Walzel’e kadar uzanan bu kuramsal çalışmalar, Kate Friedemann’ın yapısalcılık kuramını uygulama alanı bulduğu Die Rolle des Erzählers in der Epik (Epikte Anlatıcının Rolü) (1910) adlı eseri ile doruk noktasına ulaşır. Alman ve Polonyalı eleştirmenlerin Rus Biçimcilere katkıları sayesinde kurmacanın biçimsel açıdan çözümlenmesi adına yapısalcılık denilen yeni bir edebi kuramın ortaya çıkmasına neden olur. Yapısalcılığın bir edebiyat ve sanat kuramı olarak ortaya çıkmasında, özellikle Alman estetikçilerinin Rus Biçimcilik Okulu üzerindeki etkisi küçümsenemez. Boris Tomaşevski, Victor Şklovski, Boris Eichenbaum, Yuri Tinyanov ve Vladimir Propp’un anlatıların çözümünde biçimin işlevsel olduğunu ortaya çıkarmaları, anlatı bilimin ilk önermesi olarak kabul edilir. ii 1926 yılında bir grup Çek bilim adamına Roman Jakobson, S. Karssevskiy ve N. Trubetskoy adlarındaki Rus dilbilimcilerinin katılımıyla Prag Dil bilim Çevresi kurulur ve bu dilbilimcilerin “Savlar” adı altında sundukları dil konusundaki görüşleri dikkat çeker. Bu çevreye göre dilin özünü ve niteliğini anlayabilmenin en etkin yolu eşsüremli yaklaşımdır. Saussure’unkine benzeşen bu anlayışa göre, dilin incelenmesinde işlevin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bu açıdan değerlendirildiğinde dil, belli bir amaca uygun anlatım amaçlarının oluşturduğu bir tür dizgedir. Hiçbir dil olgusu bağlı olduğu dizge göz önünde bulundurulmadan anlaşılamaz. Daha fazla bilgi için bk. Roman Jakobson, S. Karssevskiy, N. Trubetskoy. Savlar, Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları. Der: Mehmet Rifat, İstanbul: Yazko, 1983, s. 19. iii Dil bilimciler arasında Saussure’un “dil ve söz” ile ilgili yaptığı tanımlar konusunda tam bir anlaşmanın sağlanamadığını bilmekteyiz. Bu konuda birbirine benzeyen farklı çiftlemelere rastlamak mümkündür: G. Guillaume, Dil/Söylem; R. Jakobson, Kod/Mesaj; L. Hjelmslev, Şema/Kullanım; R. Barthes, Dil/Yazı. Daha fazla bilgi almak için bk. Zeynel Kıran. Dilbilim Akımları. İstanbul: Onur Yabancı Diller Kitap ve Yayın Merkezi, 1986, s. 54. iv Terry Eagleton’a göre yapısalcılık şiir çalışmalarına değil ve aynı zamanda A. J. Gremias, Tzvetan Todorov, Gerard Genette, Claude Bremond ve Roland Barthes gibi yazar ve düşünürlerin anlatı çalışmalarına devrim olarak adlandırılabilecek bir yenilik de getirir. Sözgelimi, Prag dil okulunun çalışmaları neticesinde yapısalcılık kuramı göstergebilim ile iç içe geçer. Göstergelerin sistematik olarak incelenmesi anlamına gelen göstergebilim aslında yapısalcılık kuramı ile birçok açıdan benzeşir. v Daha fazla bilgi için bk. Terry Eagleton. Edebiyat Kuramı Giriş. çev. Tuncay Birkan. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2004, s. 128.; Berna Moran. Edebiyat Kuramları ve Eleştiri. İstanbul: İletişim Yayınları, 2004, s. 180. vi Göstergebilim veya semiyoloji (Fr. sémiologie) terimi, beşeri bilimlerdeki anlamıyla yaklaşık yüz yıl kadar önce Ferdinand de Saussure (1857–1913) tarafından yazılan ve yapısalcı dilbilimin temelini oluşturan Cours de linguistique générale (Genel Dilbilim Dersleri) (1916) adlı eserde göstergelerin genel bilimi olarak ele alınır. Gerçekte 1916 yılında Saussure tarafından kullanılmadan önce “semiotic (göstergebilimi)” terimi ilk kez 1690 yılında John Locke’ın “Essay Concerning Human Understanding (İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme)” (1690) adlı eserinde kullanılmıştır. Daha fazla bilgi için bk. Robert Stam, Robert Burgoyne, Sandy Flitterman Lewis. New Vocabularies in Film Semiotics. London: Routledge, 1992, s. 3. vii Fransız dilbilimci ve göstergebilimci Algirdas-Julien Greimas ise Sémantique Structurale (Yapısal Anlambilim) (1966) adlı eserde, göstergebilimin göstergelerden ziyade anlamlama dizgeleri üzerinde durması gerektiğini savunarak göstergebilimin farklı bir noktaya ulaşmasına katkıda bulunur. Bununla birlikte İtalyan göstergebilimci Umberto Eco ise, A Theory of Semiotics (Bir Gösterge Bilimi Teorisi) (1976) adlı eserinde alımlama göstergebilimi üzerinde çalışır; Saussure, Peirce ve Jacobson’a ait görüşlerden yararlanarak kendine özgü yorumuyla alımlama göstergebilimi kuramını geliştirir. Amerikalı göstergebilimci Thomas A. Sebeok Contributions of the Doctrine of Signs (Göstergeler Öğretisinin Katkıları) (1976), The Sign and its Masters (Gösterge ve Gösterge Ustaları) (1978) ve Semiotics (Göstergebilim) (1979) gibi eserleriyle ön plana çıkarken Fransız göstergebilimci Julia Kristeva ise, anlam çözüm (sémanalyse) olarak tanımladığı yeni bir çözümleme yöntemiyle göstergebilimine katkıda bulunur. Ayrıca Bakhtin’ın metinlerarası ilişkiler kavramını geliştiren Kristeva, metin çözümleme anlayışının temelini psikanalize bağlar. viii Fransız antropolog Claude Lévi-Strauss ise Saussure’un dilbilimine yaklaşımını antropolojiye uygulayarak yapısalcı antropolojinin kökenini oluşturan çalışmalar yapar. Lévi-Strauss aynı Michael Foucault gibi dile anlam vermede diğer bir deyişle, anlamın oluşturulmasında kültürün de önemli bir öge olduğunu iddia eder. Orta Brezilya’da yaşayan halklara ait mitler üzerinde çalışmalar yapan Lévi-Strauss, kültürlerarası çalışmalarla psikoloji ve sosyoloji bilimlerini bağdaştırarak dilde yapısal özelliklere indirgenebilecek sistemler ortaya çıkarır. Bütün bu çalışmalar ve araştırmalarla birlikte özellikle kuruluş aşaması 1960-1980’li yıllara rastlayan Paris Göstergebilim Okulunun da göstergebilimine katkısı küçümsenemez. Bu okulun asıl amacı, göstergebilimin

  • gibi konuları merkeze alır. Bu nedenle özellikle 1960 ve 1970’li yıllarda metin türlerinin belirlenmesi ve

  • gelmesini sağlar. Ancak 1960 ve 1970’li yıllarda yazınsallık kavramı ile ilgili her ne kadar farklı görüş ve fikir öne

  • yapılandırılmış bildirişim dizgeleri olarak tanımladığı Mytologies (Çağdaş Söylenler) (1957); göstergebilimin temel

  • ilkeleri üzerinde çalıştığı Eléments de Sémiologie (Gösterge bilimi İlkeleri) (1965); anlatıları yapısal açıdan

  • değerlendirdiği Introduction á L’analyse Structurale des Récits (Anlatıların Yapısal Çözümlemesine Giriş) (1966) ve

  • l'écriture suivi de Nouveaux essais critiques (Yazının Sıfır Derecesi) (1972) adlı eserleri göstergebilimine katkıda

  • Alan Yay., 1987, s. 28.

  • kuramcısı Mihail Mihayloviç Bakhtin’dır (1895–1975). Yaptığı çalışmalarda her ne kadar “metinlerarasılık”

  • “metinlerarasılık (intertextuality)” terimini ilk kez Fransız gösterge bilimci Julia Kristeva (1941-) 1967 yılında “Le

  • işlevselliğini de dâhil eden Roland Barthes (1915–1980) ve Jonathan Culler (1944-) tarafından geliştirilmiştir.

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics